Haber

İran sandık başında: Değişim ihtimali var mı?

İran’da Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından atanan geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir’in duyurduğu seçim tarihi geldi çattı. İranlılar bugün, Reisi’nin halefini seçmek üzere sandık başına gidecek.

İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberlerindeki heyet, Azerbaycan ziyareti dönüşü 19 Mayıs’ta bir helikopter kazası geçirdi. Saatler süren arama-kurtarma çalışmalarının ardından helikopterin enkazına ulaşıldı ancak helikopterin içerisinde bulunan herkesin öldüğü açıklandı. Reisi’nin hayatını kaybetmesinin ardından, ülkede liderlik yarışı da çok geç olmadan başladı.

Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin 80 aday adayından 74’ünü elemesi sonucunda, 1 reformist ve 5 muhafazakar aday belirlendi. Reformistlerin tek adayı Tebriz Milletvekili ve eski Sağlık Bakanı Mesud Pezeşkiyan’ın 5 rakibine karşı yarışması bekleniyordu: Devrim Muhafızları’nın eski komutanlarından olan Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, eski nükleer müzakereci Said Celili, Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emir Hüseyin Kadızade Haşimi ve eski İçişleri ve Adalet Bakanı Mustafa Purmuhammedi.

Ancak seçime saatler kala, Zakani ile Haşimi yarıştan çekildi. Söz konusu iki adayın çekilmesi zaten beklenen bir durumdu, zira seçim yaklaşırken yapılan kamuoyu yoklamalarında ilk sırada çıkan Pezeşkiyan’ı Celili ve Kalibaf takip ediyordu. 1988’de siyasi mahkumların idamını denetleyen ‘ölüm komitesinde’ Reisi’nin yanıbaşında bulunan Mustafa Purmuhammedi’yse, anketlerde yüzde 1,4’lük destek oranıyla son sırada yer alıyor.

Peki, Zakani ve Haşimi’nin pek de sürpriz olmayan açıklamalarının ardından 4 adaylı seçim yarışında İran’ı neler bekliyor?

‘PURMUHAMMEDİ, HAMANEY’İN ROLÜNE GÖZ KIRPIYOR’

Purmuhammedi’nin ‘karanlık geçmişi’ ile bu süreçte sıklıkla gündeme geldiğini belirten siyaset bilimci Arif Keskin, “İran toplumu, bu karanlık geçmişi nedeniyle ona pek ilgi göstermiyor” dedi. Ancak, muhafazakarlara bağlı olan Purmuhammedi’nin rejimi eleştiren açıklamarıyla ‘herkesi şaşırttığını’ dile getiren Keskin, “İslam Cumhuriyeti’nin iç politikasından dış politikasına kadar her şeyini eleştirdi. Tabii ki Purmuhammedi’nin bu tutumu herkesi şaşırttı ancak kazanma ihtimali yok” dedi. Purmuhammedi’nin bir cumhurbaşkanından ziyade bir dini lider gibi açıklamalar yaptığını söyleyen Keskin, onun Ayetullah Ali Hamaney’in rolüne ‘göz kırptığını’ dile getirdi.

Arif Keskin

‘PEZEŞKİYAN DEĞİŞİMİ TEMSİL EDİYOR’

Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin onayını alan tek reformcu isim Pezeşkiyan’ı ise ‘değişim isteyenlerin adayı’ sözleriyle niteleyen Keskin, şöyle konuştu:

“Pezeşkiyan, reformcuların adayı olarak sunuluyor ama bu pek doğru gözükmüyor. Pezeşkiyan, değişim isteyenlerin adayı. Yani, Pezeşkiyan değişimi temsil ediyor. Pezeşkiyan’ın temel söylemi aslında adalettir ancak bu terimi geniş bir anlamda kullanıyor. Devlet yönetiminin ideolojilerden arınıp, uzmanlığa dayalı bir sisteme geçmesi gerektiğini söylüyor. Ekonomiden dış politikaya, ‘bunların hepsi uzmanlık alanıdır’ diyor. ‘Ben gelirsem uzmanları çalıştıracağım, liyakatı esas alacağım’ diyor.”

‘DIŞ POLİTİKASINI DÜNYAYLA İYİ İLİŞKİLER ÇERÇEVESİNDE TANIMLIYOR’

Seçim öncesi düzenlenen münazaralarda Pezeşkiyan’ın yaptığı açıklamalara değinen Keskin, şu sözlerle devam etti:

“Kadınların hayatındaki baskıyı azaltmayı vadeden Pezeşkiyan, dünyayla ve komşularla daha iyi bir ilişki kurulması gerektiğini, nükleer anlaşmaların sürdürülmesi gerektiği söylüyor. ABD’yle tansiyonun düşürülmesinden, Avrupa ile de diyalogdan yana. Yani dış politikasını dünyayla iyi ilişkiler çerçevesinde tanımlıyor.”

‘HAMANEY, PEZEŞKİYAN’A BU SİSTEMDE BİR HAYAT ŞANSI VERDİ’

İslam Cumhuriyeti’ni eleştiren ve ‘toplumun rejimden koptuğunu’ belirten Pezeşkiyan’ın, bunun çözümünün ‘rejimin zorbalığı bırakmasından geçeceğini’ savunduğuna işaret eden Keskin, adaylık sürecine ve Hamaney’in bakış açısına dair ise şu değerlendirmelerde bulundu:

“Hameney’in açıkça Pezeşkiyan’ı desteklemesi söz konusu olamaz. Ancak kazanması durumunda bunu engellemek isteyenlerin önünde durabilir. Tabii Hamaney istemeseydi, Anayasa Koruyucular Konseyi, Pezeşkiyan’ın adaylığına onay veremezdi. Ayrıca, ‘reformculuk’ anlayışı biraz daha farklı olduğu için Hamaney, Pezeşkiyan’a bu sistemde hayat şansı verdi.”

‘REFORMCULAR, İSLAM CUMHURİYETİ’NİN KURUCU KADROSUNDA YER ALIYORDU’

“Dünyanın birçok yerinde reformcular, rejim muhalifi olarak görülüyor ama durum böyle değil” diyen Keskin, İran’daki ‘sol’ ve ‘sağ’ tanımlamalarını şöyle açıkladı:

“Aslında reformcular, 1979’dan sonra devletin kurucu kadrosuydu. İran İslam Cumhuriyeti’ni onlar kurdu. O dönemde, Humeyni ve çevresinde ekonomiyle ilgili ihtilaf vardı. Sosyal adalet çerçevesinde devletçi ekonomiyi savunan kesime ‘sol’ denildi. Tabii bu tanımlama, bizim anladığımız gibi Marksist bir tanımlaya işaret etmiyordu. Devletçi ekonominin İslam’a uygun olmadığını söyleyen ve piyasa ekonomisini savunanlara ise ‘sağ’ denildi. İran’ı, Humeyni’nin ölümüne yani 1989’a kadar ’sol’ olarak nitelendirilen grup yönetti. Hamaney’in gelişiyle beraber ise hepsi tasfiye edildi.”

‘PEZEŞKİYAN, DEVRİMİN İLK YILLARINDAKİ KADROYU YANSITIYOR’

Keskin, Pezeşkiyan’ın ‘Mir Hüseyin Musevi ile Mahmud Ahmedinejad’ın olumlu taraflarının bir özeti’ olarak nitelendirildiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Pezeşkiyan da bu kurucu kadroda yer alıyordu ama bu grup, 1989’dan sonra dönüştü. Sosyal adalet yerine piyasa ekonomisini savunmaya başladılar, Batı’yla çatışmak yerine Batı’yla daha uyumlu bir ilişki yapısını savundular. Yani bir şekilde liberalleştiler. Sol liberalleştiği zaman ise Pezeşkiyan bu dönüşümde yer almadı ve sosyal adalet tezini savundu. Aslında Pezeşkiyan, devrimin ilk yıllarındaki o kadroyu yansıtıyor. Bu çerçeveden bakıldığında Pezeşkiyan, reformculardan biraz daha farklı bir noktada yer alıyor. Bu aykırılığı, Pezeşkiyan’a cumhurbaşkanı adayı olma olanağı verdi. Ve şimdi reformcular onun vasıtasıyla bir şekilde sisteme geri dönmek istiyorlar. Bütün bu nedenlerde dolayı, Pezeşkiyan’ın Mir Hüseyin Musevi ile Mahmud Ahmedinejad’ın olumlu taraflarının bir özeti olduğunu söylüyorlar. Bazılarına göre ise aslında Pezeşkiyan, rejimin ortalamasıdır.”

RAMAZAN BURSALI: ASIL ÇEKİŞME ÜÇ İSİM ARASINDA YAŞANACAK

Gazeteci Ramazan Bursalı ise, Zakani ve Haşimi’nin yarıştan çekilmesinin ardınan geriye dört aday kaldığını ancak asıl çekişmenin üç isim arasında yaşanacağını dile getirdi: Mesud Pezeşkiyan, Muhammed Bakır Kalibaf ve Said Celili. Komşu ülkede cumhurbaşkanlığı yetkililerinin kısıtlı olduğunu hatırlatan Bursalı, şu ifadeleri kullandı:

Ramazan Bursalı

“İran’da cumhurbaşkanının yetkileri, Türkiye’de veya diğer ülkelerdeki gibi değildir. İran’ın devlet sistemi, ‘velayet-i fakihlik’ yani rehberlik makamı üzerine inşa edildiği için cumhurbaşkanının çalışma alanı bir hayli kısıtlı. İran’daki devlet sistemi, Muhammed Hatemi gibi çok ciddi bir reformist adayı seçmiş ve tolere etmiş, Ahmedinejad gibi, ikinci döneminde Hamaney’le ciddi bir çatışma içerisine giren bir ismi tolere etmiş bir sistem. Çünkü sistemi yaklaşık 40 yıldır yöneten Hamaney, yetki bakımından güçlü bir rehber.”

‘PEZEŞKİYAN, SÜNNİLERİN OYLARINA DA TALİP’

Tek reformist isim olan Pezeşkiyan’ın seçim öncesi yaptığı açıklamaların bazı muhafazakarları ‘rahatsız ettiğini’ de dile getiren Bursalı, adayların vaatlerine dikkat çekti.

Pezeşkiyan, geçtiğimiz günlerde ülkedeki zorunlu başörtüsü uygulamasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Nasıl daha önce kadınlarımızdan başörtüsünü alamadılarsa şimdi biz de kadınlara zorla başörtüsü taktıramayız” demişti. Pezeşkiyan ayrıca, ”Cumhurbaşkanı olursam internetteki birçok yasak ve kısıtlamayı kaldıracağım” vaadinde bulunmuştu.

Pezeşkiyan’ın bu tespitleri ‘samimi bir şekilde’ yaptığını dile getiren Bursalı, şu ifadeleri kullandı:

“Seçildiği takdirde samimi olarak inandığı bu söylemleri hayata geçirebilir mi? Bu çok zor çünkü mutlak karar verici kendisi değil. Pezeşkiyan, aynı zamanda birçok konuyu da gündeme getiriyor. Mesela başörtüsü konusuna değiniyor. Sünni Müslümanların haklarının ihlal edildiğini söylüyor. ‘Sünniler neden cumhurbaşkanı, bakan yardımcısı ya da vali olamıyor?’ diye soruyor ve bunu eleştiriyor. Dolayısıyla Pezeşkiyan, Sünnilerin de oylarına talip ve onların oyları her zaman kritik olmuştur.”

‘CUMHURBAŞKANINI DEĞİŞMESİ, POLİTİKALARDA DEĞİŞİME YOL AÇMAZ’

Bugün düzenlenecek seçimlerde hiçbir adayın mutlak çoğunluğu elde edemeyeceği öngörüsünde bulunan Bursalı, seçimlerin 8 Temmuz’da düzenlenmesi planlanan ikinci tura kalacağını dile getirdi. “Pezeşkiyan ve Celili, ikinci tura kalacak gibi görünüyor” diyen Bursalı, “Celili ve Kalibaf, seçimin ilk turda bitmeyeceğini düşündükleri seçimden çekilmeyecekler. ‘En çok oyu alan ikinci turda Pezeşkiyan ile yarışsın’ anlayışı hakim gibi” ifadelerini kullandı.

Babası Azeri, annesi Kürt olan Pezeşkiyan’ın sandığa küskünleri geri getirme ihtimaline de işaret eden Bursalı şöyle devam etti:

“Pezeşkiyan, özellikle Tebriz ve civarında bir sempatiye sahip. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda, Azeri reformistler büyük oranda ona oy verecektir.”

Adayların olası dış politika çerçevelerini de değerlendiren Bursalı, şu ifadeleri kullandı:

“Pezeşkiyan, seçim öncesi yaptığı açıklamalarda İran’a yönelik yaptırımların kaldırılması için çaba harcayacağını ortaya koydu. Celili’nin ise daha çok ABD ve Batı ile çatışan, müzakerelere sıcak bakmayan bir tavrı sergilediğini gördük. Fakat seçim öncesi yapılan konuşmalar, daha çok oy almaya yöneliktir çünkü İran’da politika yapıcı, cumhurbaşkanı değildir. İran anayasına göre, ülkenin her alanda politikasını rehber (dini lider) belirler. Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ise, politikaların nasıl yürütüleceğini belirler ve cumhurbaşkanı bu konseyin üyesidir. Bu açıdan bakıldığında, İran’da cumhurbaşkanlığının değişimi, politikada da bir değişikliğe yol açmaz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu